Bulut Bilişim ve Veri
dolaşımı Konferansı BTK’da düzenlendi.
Bilgi
Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü ile Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu arasında düzenlenen programa Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu
ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yaşanan
gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyleyen Bakan Yardımcısı Sayan,
“Teknolojinin günlük hayatta giderek kullanımının artması, kurumları,
şirketleri ve bireyleri rutin hayatlarında tanımlayan olgulara dönüşmüştür. Özellikle
büyük veri, makine öğrenmesi, derin öğrenme, hesaplama gücü, depolama
kapasitesi ve bulut hizmetler gibi birçok alanda önemli gelişmeler yaşanıyor.
Dijitalleşen dünyada, internet bulutuna bağlı her şeyin veri üretir hale
geldiği bir gerçek. Ve bu veri miktarı her geçen gün üssel olarak artıyor. Günümüzde
veri son derece önemli bir kaynak durumundadır. Altın, petrol gibi finansal bir
meta olarak görülmektedir. Hatta veri için günümüzün petrolü kavramını kullanmamız
çok yerinde olacaktır. 1950’li yıllarda ortaya çıkan bulut bilişimin 2008 yılından beri yaygın olarak kullanıldığını
söyleyebiliriz. Bulut bilişim, kişisel kullanımların yanı sıra artık iş
dünyasının da olmazsa olmazlarından biri haline gelmiştir” dedi.
Biz farkında olmasak da bulut bilişimi kullandığımızı ifade eden Sayan, “En basitinden e-posta göndermek, internet üzerinden belge düzenlemek,
film veya TV izlemek, müzik dinlemek, oyun oynamak, resimleri veya diğer
dosyaları depolamak gibi işlemlerde farkında olmadan bulut bilişimden zaten
faydalanıyoruz. Ancak bir zincirin boşalması gibi ani bir şekilde kullanıcıların
dikkatini çektiği an ise sosyal paylaşım
sitelerinin gelişimiyle olmuştur. Bunun yanında bulut bilişim; iş dünyasında
maliyetleri düşürmesi, e-ticaretin gelişimine katkıda bulunması ve istihdama
olan etkisi nedeniyle, büyük şirketlerin ve devlet yönetimlerinin bilgi
politikaları arasında öncelikli yerini almıştır” şeklinde konuştu.
Bulut bilişimin 2022 yılına kadar Türkiye’de
130.000’den fazla kişiye istihdam sunacağını dile getiren Sayan, “Özellikle yakın
zamanda adını sık sık duyacağımız; bulut bilişim uzmanlığı, büyük veri
analistliği, ortak kullanılan araç şoförlüğü, sürücüsüz araç mühendisliği gibi
yeni meslek dalları hayatımızın merkezine yerleşecek. Bulut teknolojilerinin, çeşitli iş alanlarını etkisiz
hale getirdiği ile ilgili yanlış bir algı var. Aksine yeni alanlar yaratıyor ve
istihdama da katkı sağlıyor. Buradaki hassas nokta, iş dünyasıyla birlikte hızla
ilerleyen bulut bilişime yetişmek. Bulut bilişim ile hayatımıza giren yeni
meslek dalları; girişimcilik, esneklik, konuları hızlı kavrama, anlama ve
sürekli öğrenmeye açık olmak gibi yeni becerileri de kazandırıyor. Takdir
edersiniz ki “Külfetsiz nimet olmaz” elbette ki bu yolda birtakım zorluklarla
karşılaşacağız. Bu zorluklardan en çetin olanı eğitim. Yeni ve dijital
becerileri öğrenmek ve dönüşen mesleklere adapte olabilmek için mutlaka iyi bir
eğitim almak şart” sözleriyle bu alanda yaşanan gelişmelere dikkat çekti.
Bakan
Yardımcısı Sayan: Savaşlar Artık Teknolojiyle Yapılıyor
Çağımızın tam anlamıyla bilgi ve teknoloji çağı olduğuna
değinen Sayan, “Artık günümüzde savaşlar tankla tüfekle değil bilgiyle,
teknolojiyle yapılıyor. İşte bu yüzden teknolojide ilerlememiz gerektiğini her
seferinde vurguluyoruz. Teknolojide ilerlerken en büyük gayemiz yerli ve milli
üretim olması. Size ait olmayan, detaylarına hâkim olmadığınız bir teknolojiyle
çalışmalarınızı yürütmeniz demek evinizin anahtarını bir yabancıya teslim etmek
gibidir. Yani hiçbir zaman güvenliğinizden emin olamazsınız. Hiçbir teknoloji
yararlanma amacı gütmeden ortaya çıkmaz. Şirketler, kurumlar bir teknolojinin
yayılmasını insanların faydalanması için ister. Dijital dönüşümün gelecekte
teknolojiyle bir araya gelerek neler yapabileceğini bilmek size ekonomik
anlamda da büyük katma değer sağlayacaktır. Dijital dönüşüme kısa, orta ve uzun
vadede yatırım yapmak bir zihniyet meselesidir. Bugün tüm dünyada Endüstri 4.0
konuşuluyor. Japonya bu yarışa toplum 5.0 kavramını ortaya atarak katıldı” dedi
ve ekledi: Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ise yerli ve milli hedefimize
uygun bir kavram olan “Milli Teknoloji Hamlesi” ni başlattı. Nedir bunun
anlamı? Yüzde yüz yerli ve milli üretim yaparak ürünlerimizi üretmek ve bunu da
tüm dünyaya pazarlamak. İşte o zaman evimizin kapısını bizden başka kimse asla
açamaz. Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde bir konuşmasında bizlerin hayat
felsefesi haline getirmesi gereken şu cümleleri kurdu: “Veri üretiminden
güvenliğine, savunma, sağlık, bilişim teknolojilerinden yapay zekâya kadar her
alanda kendi ayaklarımızın üzerinde durmalıyız. Nasıl topraklarımıza
hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hâkim olmadan bağımsızlığımızı
sürdüremeyiz. Teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, geliştiren ve
üreten bir ülke konumuna gelmedikten sonra, hedefe ulaşamayız. Eğer teknoloji
çok hızlı gelişiyorsa, bizim ondan daha hızlı hareket etmemiz, daha çok
çalışmamız şarttır.” İşte tam da bu yüzden her platformda yerli ve milli üretim
sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz.”
Bakan Yardımcısı Sayan: Ülke ve Millet Olarak Dünya ile Yarışacak
Güçteyiz
Ülke ve millet olarak dünya
ile yarışacak güce sahip olduğumuzu vurgulayan Sayan, “Özellikle yapay zekâ, makine öğrenmesi, büyük
veri analitiği, robotik uygulamalar ve siber güvenlik geleceğin dünyasına yön
verecek. Hal böyle iken, bu alanlarda başarılı olabilmenin ana etkeni ise
özellikle 5G ve ötesi teknolojilerde üretmek ve bu alanı faydaya
dönüştürebilmek olacaktır. Çünkü 5G ve ötesi teknolojiler, daha önceki ilk 4
jenerasyondan farklı olarak; robotik gibi, yapay zekâ gibi futuristik alanlara
ortam ve imkân sağlayan sistemler olarak literatüre girdi. Bilgi
teknolojilerinin ülkelerin gelişmesine, ekonomisine, kalkınmışlık düzeyine ve
eğitim sistemlerine katkıları yadsınamaz. Dünyadaki en büyük ilk 10 ekonomiden
biri olma hedefine sahip olan ülkemizin bilgi teknolojileri, bulut bilişim,
büyük veri, yapay zekâ, veri dolaşımı ve haberleşme alanında mutlak surette başarılı
olması gerekiyor. Bilgi teknolojisi alanındaki gelişmeler
sadece bulut alanını değil, aynı zamanda büyük veriyi de etkiledi. Bulut
teknolojisinden yararlanılan sistem çözümleri hızla büyüyor ve uygun fiyatlı
donanımlar daha da yaygınlaşıyor” ifadelerini kulandı.
Son kullanıcı beklentisinin her geçen gün arttığına
dikkat çeken Bakan Yardımcısı Sayan konuşmasında, “Teknolojik gelişmeler
beklentileri karşılama yolunda eksponansiyel artış gösteriyor. Bugün
dünyada; 5 milyar mobil telefon, 2 milyar internet kullanıcısı ve bu
kullanıcıların kullandığı cihazlarda/nesnelerde ise 66 milyar sensör,
video/dijital/BT teknolojileri kullanılarak izlenen 13 milyar güvenlik olayı
var. Teknoloji ile ilgili pek çok kurum ve kuruluş, bu konuya son derece önem
vermekte ve çok büyük yatırımlar yapmaktadırlar. Yine yakın gelecekte, IoT
vizyonuna sahip cihazların akıllı telefon vb. cihazlardan daha fazla
özelliklere sahip olacağı, 2025 yılında yaklaşık büyük çoğunluğu alt yapılara
ilişkin çözümlerde kullanılmak üzere 50 milyar akıllı cihazın IoT teknolojileri
sayesinde haberleşeceği öngörülmektedir. Yukarıda ifade ettiğim gibi ülkemiz
her alanda teknolojik ilerlemenin getirilerinden faydalanmaya devam etmektedir.
Geniş bant internet abonesi sayısının 16 yılda 3 binden, 74 milyona yaklaşması,
mobil telefon abone sayısının 23 milyondan 80 milyonun üzerine çıkması bu başarının
göstergesidir. Bu sayede kamu elektronik devlet uygulamalarıyla özel sektörümüz
de kendi alanlarında hizmetlerini, büyük ölçüde dijital hale getirmiş ve bunu
başarmışlardır. Mesela bugün ülkemizde e-devlet kullanıcı sayısı 41 milyonun
üzerine çıkmıştır. Fiber hatların uzunluğu 345 bin kilometreye dayanmış, abone
sayısı 2.7 milyon olmuştur” verilerini paylaştı.
Bakan
Yardımcısı Sayan, “Öngörülerimize göre, bulut bilişim yapay zekâ ve blockchain
ile yakından ilişkili bir kavram hale geldiğinde güvenlik konusu daha çok önem
kazanacak. Aynı şekilde, açık kaynak alanında yaşanan gelişmelerle birlikte,
altyapı mimarilerinden iş birliklerine kadar ekosistemde çok daha fazla ortak
çalışmaya şahit olacağız. Hükümet
olarak bize düşen ise fırsatları önceden belirleyip şekillendirmek ve
teknolojiyi geriden takip eden ülkeler yerine öncü ülkeler arasında olmak için
var gücümüzle çalışmak. Paydaşlarımıza sektörün büyüklüğü,
potansiyeli, diğer sektörlerle etkileşimi, fırsatları ve tehditleri gibi birçok
değişken konusunda kapsamlı bir yol haritası sunmak için elimizden gelen
gayreti gösteriyor, yerli ürün geliştirme ve üretimi için ARGE yatırımlarının
ve çalışmalarının artırılması yönünde sektörle iç içe faaliyetlerimizi
sürdürüyoruz. Unutmayalım ki hayali kurulmayan bir gelecek yoktur. Geleceği,
hayalleri olan insanlar kurar. Ülkemizin hayallerini gerçekleştirecek insan
gücü çok şükür ki var” sözleriyle konuşmasını noktaladı.